Alkali Metaller

Elementlerin periyodik tablosunda 1A grubunu meydana getiren elementler. Bunlar artan atom numaralarına göre sırasıyla lityum (Li), sodyum (Na), potasyum (K), rubidyum (Rb), sezyum (Cs) ve fransiyum (Fr)dur. Alkali metaller diğer elementlerle bilhassa oksijenle birleştiklerinde alkalileri yani bazları meydana getirdiklerinden, alkali metal adını alırlar.

Yerkabuğunun sırasıyla % 2,6’sını ve % 2,4’ünü meydana getiren sodyum ve potasyum, alkali metallerin tabiatta en bol bulunan iki üyesidir. Diğer alkali metallerin yerkabuğundaki miktarları gittikçe azalır. Mesela tabii radyoaktif bir element olan fransiyumun yerkabuğundaki toplam miktarının 25 gr civarında olduğu tespit edilmiştir.

Alkali metaller çok aktif olduklarından tabiatta serbest halde bulunmazlar. Bulundukları minerallerde +1 değerlikli iyonlar halindedirler. Kayatuzu (NaCl) ve silvet (KCl) gibi suda çözünebilen basit bileşikleri, alkali metallerin üretiminde hammadde kaynaklarıdır. Bu tuzların eriyiklerinin elektrolizinden metalik sodyum ve potasyum elde edilir. Alkali metaller mika ve zeolitler gibi daha karmaşık mineral yapılarına da katılır.

Alkali metaller ısı ve elektrik iletkenliklerinin yüksekliği, kesilme yüzeylerinin gümüş beyazı parlaklığında olması, tel halinde çekilebilme ve dövülebilme özellikleriyle genel metalik karakterleri taşırlar. Alkali metaller bıçakla kesilebilecek kadar yumuşaktır.

Alkali metallerin birinci iyonlaşma enerjileri (bir atomdan bir elektron koparabilmek için verilmesi gereken en düşük enerji miktarı) diğer elementlerinkinden küçüktür. Elektron alma eğiliminin bir ölçüsü olan elektronegatiflikleri de en düşük seviyededir. Alkali metallerin erime ve kaynama sıcaklıkları civa ve gazlar dışında bütün elementlerinkinden daha düşüktür. Bu da kristal örgülerinin gevşek yapıda olmasından ileri gelir. Alkali metallerin kimyasal aktiflikleri çok yüksek olduğundan ametallerle kolayca bileşik verirler. Havadaki oksijen ve su buharıyla bile hızla tepkimeye girdiklerinden, gaz yağı ve petrol eteri gibi hidrokarbonların içinde saklanırlar. Su ile şiddetli tepkime vererek baz ve hidrojen gazı meydana getirirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir