Dans

DansMüzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli beden hareketlerine verilen ad. Dans insanlık tarihinin ilk sanat eylemidir. İnsanlar, müzik, resim, şiir ya da tiyatrodan önce; dansla ifade gücünü yakaladılar. Zaten bundan hemen sonra da hızla başka sanatsal eylemler ortaya çıkmaya başladı. Resim, onun ardından şiir, müzik ve sonra da tiyatro geldi. Bu yeni eylemler dansı besledi ve hepsi birden, ayinlere, kutsama törenlerinin düzenli gösterilerine dönüştü. İnsanları öncelikle kutsal inançları dans etmeye ya da bu dansları izlemeye yöneltti. Zamanla ölüm, doğum, hasat, savaş, av gibi her türlü önemli olay, bir şekilde tanrılara ulaşma gereksinimi duyulan her durum, insanları törenler düzenlemeye itti. Devinim ya da dans, bu tür kutlamaların ana iletim aracı oldu. Duygularını anlattı; duygulanmak ya da bunları sağaltmak için dansı kullandı. İnsanlar kendi kültürlerince kendi hareketleriyle, eğlentilerinde dans ettiler.

Dansın akademik anlamda bir sanat oluşu yani eğlence ve ayinlerde halk tarafından bire bir yapılan bir eylem olmanın yanında, bir de “seyirlik” biçim kazanması oldukça geç bir döneme rastlar. XIV. Louis döneminde Fransa’da, ilk kez sözden arınmış, hareket diline dönüşmüş bir tiyatro olarak icra edildi.

Çok merak uyandıran, çok para harcanan aristokrat bir zevke dönüştü. Ama kısa sürede çadır tiyatrolarına da yayıldı.

Bir sanat olarak dans, yaklaşık 4000 yıllık geçmişi içinde çok hızlı bir gelişim gösterdi. Bale, modern bale, neo-klâsik bale, modern dans, çağdaş dans, dans tiyatrosu, video-dans, yeni dans, postmodern dans gibi çok çeşitli kollarda; unutulmaz yapıtlar, unutulmaz yıldızlar ortaya çıktı. Bugün artık, türler ve öğretiler iç içe girmiş durumda. Dans çok renkli bir endüstri kolu hâline geldi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir