Kurtuluş Savaşında Polis

Kurtuluş Savaşında PolisKurtuluş Savaşında Polis
(30 Ekim 1918-29 Ekim 1923)

Mondros Mütarekesinin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 24 haziran 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi’nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul’da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul’da, diğeri ise, merkezi Ankara’da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misa-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. İstanbul’da Osmanlı Polis Teşkilatı, padişah ve onun hükümetinin emrinde, işgalci düşman kuvvetlerinin baskı ve istekleri doğrultusunda çalıştırılmaya zorlanmıştır. Milli Polis Teşkilatı ise, bir yandan anayurdu işgal eden düşman devletlere, diğer yandan düşmanlarla işbirliği yapan padişah ve hükümetine, bundan başka ayaklanarak yurdun iç güvenliğini bozan yerli işbirlikçilere ve bağımsız devlet kurma hayali peşinde koşan ve bu uğurda akla sığmayacak çılgınlıklar yapan Ermeni ve Rum azınlıklara karşı mücadele edilmiştir.

Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devletine bırakılan topraklar üzerinde, 15 vilayet 35 bağlı Liva ve 17 bağımsız Liva kalmıştır. Merkezi Yönetim; Vilayet Liva, Vilayetlere bağlı Livalar ve doğrudan Dahiliye Nezaretine bağlı bağımsız Livalar, Kaza, Nahiye ve köylerden oluşmuştur.
Bu yıllardaki vilayetler ve bağımsız livaların nüfusunu kesin olarak saptamak mümkün olmamıştır. Ancak Devlet Istatistik Enstitüsünce 14 Nisan 1919 tarihli Hükümet tahminleri ve diğer veriler değerlendirilerek nüfuslar belirlenmiştir.

Işgal altında bulunan bölgelerde ihtilaf devletleri kendi askeri polis teşkilatını görevlendirmişler, mevcut Osmanlı Polis Teşkilatında azınlıkları, ermeni ve rumları egemen kılmışlardır. Maddi ve manevi baskı ve her türlü çıkar vaatlerine karşın yabancıların emellerine hizmet etmeyecek yapıda olan bir kısım Türk Polislerini derhal azletmişler, memleket dahilinde kalmaları tehlikeli görülen polisleri de MALTA’ya sürgüne göndermişler, bunların yerine kendi amaçları doğrultusunda hizmet edecek kimselere görev vermişlerdir. Ancak her gidenin yerine yeterince eleman bulamadıkları için bir kısım polisler görevlerinde kalmış, bunlar ulusal Kurtuluş Savaşının kazanılması için, işgalin her türlü bilgi ve yardımları Ankara’ya ulaştırma yolunda fedakarca çalışmışlardır. Anadolu’dan verilen direktifler çerçevesinde istenilen işleri başarmak amacıyla milli ve gizli grupları oluşturmuşlar, bazı kişilerin ve mütarekeyi takiben esaretten dönen Türk subaylarının Anadolu’ya kaçırılmasını, işgal altındaki depo ve ambarlardan silah ve cephanelerin gizlice Anadolu’ya gönderilmesini sağlamışlardır. Keza bu dönemde düşman devletler casus örgütlerini Kurtuluş Savaşını sabote etmek için ülkemize göndermişler. Türk Polisi bunların gizli amaçlarını hareketlerinden önce öğrenmiş, haklarında her türlü bilgiyi fotoğraflarıyla birlikte Anadolu’ya ulaştırmış ve böylece Milli Mücadeleyi kundaklamaya gidenlerin emellerini gerçekleştirmeden yakalanmalarını sağlamışlardır.

Türk Polisi, işgal altında bulunan bölgelerde emniyet ve asayişin korunması ve suç faillerinin meydana çıkarılmasında da başarılı çalışmalar yapmışlardır.

Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı günlerde Samsun’da bir ingiliz yüzbaşının emrinde işgal kuvvetleri bulunuyor, kentin sokakların da dişinden tırnağına dek silahlı Pontus’cu Rum çeteleri dolaşıyor ve bunlara hiç kimse birşey yapamıyordu.

Sivas Knngresinde işgal edilmiş bölgelerde milli direnişin örgütlenmesi ve bölgelerin işgalden kurtulması için önlemler alınmıştır. Kongre Fransız ve Ingilizlerin Diyarbakır, Halep ve Suriye’deki ermenilerin bölgeye göçlerini sağlayarak müslüman halkı göçe zorlayarak,ermeni çoğunluğu gerçekleştirmek ve bir ermeni devleti kurmak planı izlediklerini saptamış, Güneydoğu Anadolu’nun kurtarılması için özellikle Maraş ve Antep bölgesine şu direktifi vermiştir. “Göç yasaktır”

Arazi ve emlak ancak Türk’lere satılacaktır, yabancılarla hristiyanların arazi sahibi olmasına meydan verilmeyecektir. Milli amaçlar uğruna, herkes mal ve beden açısından görevli tutulacaktır. Jandarma ve poliste Türklerin kullanılması sağlanacaktır. Görüldüğü üzere, işgal altındaki bölgelerde dahi polis teşkilatının Türklerden oluşturulmasına önem verilmiş ve özen gösterilmiş, düşman işgalinden kurtarılmış olan bölgelerde ise sivil yönetimle birlikte polis teşkilatı da yeniden düzenlenmiştir.

Bazı illerde polisler, Damat Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarını ve Kuvayi Milliye emrine girdiklerini açıkca ilan etmişlerdir. Büyük Millet Meclisinin 2.6.1920 tarih ve ikinci celsesinde okunan Kastamonu Valisi Cemal Bey’in Zonguldak Polislerinin Kuvayi Milliye emrine girerek Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarına dair telgrafı bunun en güzel kanıtıdır.

“Dahiliye Vekaletine, Zonguldak’a talimat-ı mahsusa ile gönderilen Şevket Turgut Bey’den şimdi alınan telgrafnameye nazaran Zonguldak’ta İstanbul’dan gelen bilimum polisler ve memurini saire, Kuvayi Milliye emrine giderek, Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarını, Mutasarrıf vekili Kadri Bey’e tebliğ ettikleri gibi Kuvayi Milliye aleyhtarlarından Mal Müdürü Mevlüt Lütfü ve İstanbul’dan gelen Inzibat Zabiti Jandarma Bölük Kumandanı Yüzbaşı Cemil Efendi’ler tevkif edilerek Mahfuzan Devrek’e izan kılınmış ve mutasarrıf ve refakatında bulunan Mülkiye Müfettişleri, kısa bir müzakereden sonra istifa eylemiş tarafımızdan mukaddeme mutasarrıf vekaletine tayin kılınan Cevdet Bey mutasarraflık umuruna vaziyet eylemiştir.”

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve bu meclisin 2 mayıs tarihli oturumunda hükümet teşkili ile ilgili “Büyük Millet Meclisi Icra Vekillerinin Suret-i Intihabına Dair” 3 nolu Kanun’u kabul etmiştir. Bu kanunun birinci maddesine göre “şerefiye ve evkaf, suhiye Muaveneti içtimaiye, iktisat (ticaret,sanayi,ziraat,orman,maden) maarif, adliye, mezahip, maliye ve rüsumat, defteri hakani, nafia, dahiliye, (emniyeti umumiye posta ve telgraf) müdafaai milliye, hariciye, erkanı harbiye-i umumiye işlerini görmek üzere 11 zattan mürekkep icra vekilleri heyeti” kurulmuştur. Milli Hükümetin 9 mayısta açıkladığı programında iç güvenlikle ilgili olarak aşağıdaki ifade yeralmıştır.

“iç siyasetimizde bütün çalışmalarımızın hedefi, milletin birlik ve dayanışmasının korunması ile genel güvenliğin kurularak asayişin her yerde teminidir…”

24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır.

Milli mücadele sırasında polis kadrosu oldukça düşmüş ve bu nedenle 1922 tarih ve 1379 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, kadroda mürettep üyelerin noksanlığından dolayı polis divanının kurulması mümkün olmayan vilayet ve müstakil livalardan, divan kurulmasına lüzum hasıl oluncaya kadar polislerle ilgili soruşturma ve cezaların polis teşkilatının amiri tarafından ifa ve o yerin en büyük mülkiye memuru tarafından tasdik olunması, en büyük polis amirinin cezalandırmayı gerektiren bir hali görüldüğü takdirde, soruşturmanın en büyük mülkiye memuru tarafından yaptırılması ve onun vereceği kararın Emniyet Umumiye Müdürlüğünce onaylanmasından sonra uygulanması kabul olunmuştur.

Kurtuluş Savaşı başarıldıktan sonra Istabul’u da yönetimi altına alan milli hükümet Osmanlı Devletinin Emniyeti Umumiye Müdüriyetini, İstanbul Polis Müdürlüğü haline dönüştürmüştür. Böylece Mondros Mütarekesi ve Kurtuluş Savaşı koşullarının Anadolu’da ortaya çıkardığı ikili polis sistemi, (bir yanda İstanbul’da Osmanlı Hükümetine bağlı, diğer yanda Milli Hükümetin oluşturduğu yeni Polis teşkilatı) teke indirgenmiş ve bütünlük sağlanmıştır. Ankara’da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A.Naci Bey’ler, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürlüğü yapmışlardır.

29 Ekim 1923 te Cumhuriyet ilan edilirken yeni Türkiye Cumhuriyeti zayıf bir polis teşkilatı devralmıştır.Cumhuriyet yönetimi, Il polis teşkilatlarını da merkez teşkilatı gibi pek zayıf durumda bulmuştur.İstanbul, Izmir, Edirne, Bursa, Balıkesir ve Manisa gibi büyük iller 1922 yılına kadar işgal altında kalmış ve bu nedenle kadroları yetersiz durumda bırakılmıştır. 1923 yılında Ankara, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon, Konya, Kastamonu, Sivas, Erzurum, Kars, Eskişehir, Elazığ, Zonguldak ve Izmit illerinin polis teşkilatları başında 25-30 lira maaşlı birer polis müdürü; Diyarbakır, Bitlis, Amasya, Tokat, Bolu, Afyonkarahisar, Malatya, Yozgat, Sinop, Menteşe, Urfa, Kayseri, Gaziantep, Ertuğrul illeri polis teşkilatlarının başında birer serkomser; Rize, Kütahya, Ordu, Gümüşhane, Niğde, Aydın, Isparta, Silifke, Mardin, Kırşehir, Çorum, Denizle, Çankırı, Ardahan ve Artvin polis teşkilatlarının başında birer ikinci komiser; Aksaray, Burdur, Beyazıt, Sarat, Genç, Muş ve Van polis taşkilatlarının başında ise bir komiser muavini yönetici olarak görev yapkıştır.

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, Ulu Önderimiz Atatürk, silah arkadaşları ve ona inanan, bu uğurda mücadele eden tüm vatandaşların eseridir. Kuşkusuz zafere inananlarda, inanmayanlarda olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir