Tekke Ve Zaviyeler

İslâm sosyal yaşamında tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü kurumlar. Tarikatlara ait bir kurum olarak görülen tekke ve zaviyeler, İslâm dünyasında dergâh, hangâh, ribat, âsitane gibi farklı adlarla da anılır.

Mutasavvıflarca ilk tekkenin, Ebul Kasım el-Kufi tarafından 8. yüzyılda, Şam yakınlarındaki Remle’de kurulduğu kabul edilir. Tarikatların kurulmasıyla tekkeler İslâm dünyasının her yanına hızla yayılmıştır. Tekkeler mescit görevini de görürdü. Dervişler, tekkenin iç hizmetlerini yürütürdü. Tekkenin masrafları vakıflar yoluyla karşılanır, dervişler de kazançlarının bir bölümünü bağlı bulunduğu dergâha bağışlardı. Tekkeler, dini işlevlerinin yanında, güzel sanatların da korunma ve gelişmesinde rol oynadılar.

Osmanlı toplum ve eğitim hayatında önemli bir yere sahip olan tekke ve zaviyeler zamanla yozlaşmış ve toplumsal alanda bölünme ve gruplaşmalara neden olmuştu. Uygar ve ileri bir ulus olma amacını güden toplumumuz için tekke, zaviye, türbe ve tarikat gibi engeller, kaldırılması zorunlu kurumlardı. Atatürk, Kastamonu’da 30 Ağustos 1925’te söylediği bir nutukta türbelerin, tekkelerin ve zaviyelerin kapatılmasının ve tarikatların kaldırılmasının işaretini vermişti.

30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve birtakım unvanların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir