Wilhelm Richard Wagner (1813-1883)

Wilhelm Richard Wagner

Wilhelm Richard Wagner

Almanya’da, Leipzig’de doğdu. Çocukluğunda okulda başarılı bir öğrenci olmamakla birlikte müzik ve şiirde oldukça yetenekliydi. Kısa bir süre Leipzig Üniversitesi’ne devam ettikten sonra, bazı küçük opera kumpanyalarında müzik yönetmeni olarak kasaba kasaba dolaştı. Operanın Fransa’da yaygın ve çok tutulan bir sanat olduğu dönemde oraya gitmek istedi, ama borçları yüzünden Almanya’dan ayrılamadı. 1839’da, aktris olan karısıyla birlikte alacaklılarından kaçarak Paris’e gitti. Orada üç yıl boyunca yoksul sanatçıların arasında yaşadı ve birkaç dost edindi. Sürekli borç alarak yaşamaya çalıştı. Kafası müzikle dolu olmakla birlikte, bir müzik yayımcısının yanında tekdüze işler yapmak zorunda kaldığı için sanatıyla istediği biçimde ilgilenemiyordu. 1842’de, konusu İtalyan tarihine dayanan Rienzi operasını sahneye koymak için Almanya’ya döndü. Operanın başarılı olması Wagner’e ün kazandırdı. Sonraki yıllarda Uçan Hollandalı, Tannhauser ve Lohengrin operaları sahnelendi. Wagner’in opera müziğine getirdiği yenilikler nedeniyle bu yapıtlar o dönemde fazla benimsenmedi. Lohengrin en son Weimar’da, ünlü besteci Franz Liszt tarafından sahnelendi. Wagner sonradan Franz Liszt’in kızı Cosima ile evlendi.

Wagner 1848-49’da Alman Devrimi’ne katıldı. 1849’da hakkında tutuklama emri çıkarılması üzerine Almanya’dan kaçtı ve İsviçre’ nin Zürich kentine yerleşti. Orada yoksulluk ve hastalıkla uğraşarak 10 yıl geçirdi. Güç yaşam koşullarına karşın, o yıllar sanatçının tüm yaşamının en verimli yılları oldu. Sağa denen Eski İskandinav ve izlanda destanları ile Alman edebiyatının bilinen ilk örneklerinden Nibelunglar’ın Şarkısı destanlarını inceleyen Wagner, bu destanları “dram” (sonradan “müzik dram” adı verildi) adını verdiği dört bölümlü Nibelungen Halkası (1854-74) adlı operasına konu aldı. Bu opera Ren Altını, Valkiri, Siegfried ve Tanrıların Günbatımı bölümlerinden oluşuyordu. Wagner bu yapıtıyla operayı soylu ve seçkin kimseler için bir eğlence aracı olmaktan çıkarıp ciddi ve kendine özgü bir sanat durumuna getirdi. Bu operayı tamamlamadan en ünlü operası Tristram ve Isolde (1857-59) ile Nürnbergli Usta Şarkıcıları (1862) yazmaya başladı. Wagner Zürich’ten sonra Venedik’te, Luzern’de, Paris’te ve Viyana’da yaşadı. Viyana’da gene para sıkıntısı çekti ve alacaklıları yüzünden hapse düşmemek için oradan da ayrılmak zorunda kaldı. 1864’te Bavyera Kralı II. Ludwig’in koruması altına girdi. Böylece operalarını sahneleme fırsatı bulan sanatçı, Bayreuth’da kendisine verilen bir evde yaşamaya başladı. Yarım bıraktığı Nibelungen Halkası’m orada tamamladı. 1876’da, onun yapıtları için özel olarak yapılan Festival Tiyatrosu’nda (Festspielhaus) bu operanın ilk sahnelenişini izledi. Wagner yaşamının geri kalan bölümünü Bayreuth’da geçirdi. 1883’te Venedik’e yaptığı bir gezi sırasında kalp yetmezliğinden öldü. O tarihten sonra yapıtları her yıl Bayreuth’da, Festival Tiyatrosu’nda sahnelendi. Wagner’in operaları bugüne kadar yazılanların en güçlü ve duygusal olanlarıdır.

Wagner operayı, müzik ve dram öğelerinin birbirini destekleyen ve tamamlayan biçimde iç içe geçmesinden oluşan, ayn bir sanat dalı olarak görüyordu. Onun düşüncesine göre bir yapıtın müziği kadar libretto”su (sözleri) da önemliydi. Wagner yapıtlarının sözlerini de yazan sayılı opera bestecilerinden biriydi. Operada dramın önemini vurgularken, orkestranın boyutlarını da büyüterek operanının önemli bir öğesi durumuna getirdi. Onun dönemine kadar opera, arya denen solo şarkılar ve resitatif denen müzikli ya da konuşma ritminde diyaloglardan oluşuyordu. Wagner, müziğin kesintisiz bir biçimde opera yapıtının tümüne egemen olması gerektiği düşüncesiyle geleneksel yapıya son verdi. Onun müziğinin bir başka özelliği de laytmotif öğesiy di. Laytmotif oyundaki bir kişiliği, duyguyu ya da olayı betimlemek için kullanılan, gerektiğinde orkestra tarafından yinelenerek aynı kişinin ya da olayın anımsanmasını sağlayan, kısa müzik cümlesi biçiminde temalardır. Laytmotif, müziğin anlatım gücüne derinlik ve tutarlılık katan, benzersiz bir duygu dünyası yaratan, öykünün ve müziğin tek bir bütün halinde birleşmesini sağlayan önemli bir yapı öğe-siydi. Wagner’in müzik dram düşüncesini en iyi yansıtan yapıtı Nibelungen Halkasi’ydı. Liszt’ in müzik anlayışından da önemli ölçüde etkilenen Wagner armoniye yeni bir yaklaşım getirdi. Sanatçının yapıdan sonradan 12 ton (ya da 12 nota) sisteminin yaratıcısı Arnold Schönberg’e esin kaynağı oldu.

1 Response

  1. seni döver dedi ki:

    teşekkür

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir