
Dünyadaki hızlı teknolojik gelişme ve bilgi ağı içinde bulunma gerekliliği daha da daralan dünya pazarında üründe, hizmette ve insan gücünde rekabeti artırmış ve bu rekabet kalite devrimini doğurmuştur. Öncelikle üretim daha sonra da hizmet sektöründe yaşanan kalite devrimi örgütlerin yönetim yapılarını değiştirme zorunluluğu getirmiştir. Rekabet yalnız mal üreten fabrikalar, firmalar arasında değil, hizmet üreten banka, okul, hastane, tapu müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, belediye başkanlığı vb. her kurum için geçerlidir. Toplam Kalite Yönetimi aslında bir yönetim tekniğinden çok bir yönetim felsefesi ve hatta bunun ötesinde bir yaşam tarzıdır. Bu noktada Toplam Kalite Yönetimi diğer yönetim anlayışlarından ayrılır (Peker, I996, s:43).
Toplam Kalite Yönetimi performansın yükseltilmesi, bireysel ve kurumsal vizyonların oluşturulması, oto kontrolün sağlanması, insanların bütün yeteneklerini sergileyebilecekleri takım çalışmalarıyla sinerji oluşturulması, ödül sistemine işlerlik kazandırılması ve bütün elemanlara karara katılma imkanlarının sağlanması vs. gibi uygulamalarla örgütlerin başarı grafiklerinde önemli değişiklikleri gündeme getirmektedir. Toplam Kalite Yönetiminin önemini artıran özellikler şunlardır:
- Yeni bir örgüt kültürü yaratmaktır.
- Örgüt yapısını basitleştirerek yalın hale getirmektir.
- Örgütteki tüm çalışanları sisteme dahil etmektir.
- Eğitime büyük önem vermektir.
- Çalışanların kişisel gelişmesini ve mesleki ilerlemesini sağlamaktır. Çalışanların fikirlerine saygı duymaktır.
- Düşünce yapısında tamamen değişiklik yapmaktır.
- Yeni fikirler, yöntemler ve teknikler üretmektir.
- Bilgiyi ve beceriyi işe tatbik etmektir.
- Takım çalışması demektir.
- Çalışanların yaptığı işe sahip çıkması demektir.
- Örgütsel davranışların değişmesi demektir.
- İşlerin ve sistemlerin standartlarını sürekli uygulamak, geliştirmektir.
- İç ve dış müşterilerin mutluluğunu en üst seviyeye çıkarmaktır (Ersen.1997, s:27).